26 Eylül 2010 Pazar

Hayaller...


Düşünüyorum da insanlar hayaller olmasa ne yapardı. Direk ölüme atlardı sanırım. Bizi en kötü anlarımızda kafamızda kurduklarımız kurtarır. Dünyadan soyutlarız kendimizi. Tamamen dalarız o kurmacalara…Bunun adı hayaldir. Kimilerinin ki gerçekleşir. Kimileri ise en olmayacak şeyler kurarlar benim gibi. Benim hayallerim çeşitli. Olmayacaklarda var olacaklarda. Tamamen absürd olanlarsa. Ama bunlar beni iyi hissettiriyor dünyaya daha rahat ve farklı bakmamı sağlıyorsa kim karışabilir ki?

Gelelim benim hayallere? Nedir benim hayallerim? Dediğim gibi iki türlü. Olacak ve olmayacaklar. 16 yaşımdayım ama ruhum daha çocuk. İçimde bir şey eksik kaldı belki de. O yüzden olmayacak şeyler kuruyorum. Ne yapayım elimde mi? Olgunlaşana kadar böyle. Zaten kapı kapı dolaşıpta “Ben bugün çok saçma bir şey kurdum. Anlatiiim mi?” demiyorum ki. Ya içimde kalıyor, ya deftere falan yazıyorum ya da karakterler aracılığıyla…Ya da çok yakınlarıma anlatıyorum. Beni anlayanlara.

İlk önce olacakları anlatayım. Küçüklükten başlayım. Küçükken büyüyünce ilk önce doktor olacağım dedim. Klasiktir bu. Sonra Mersin’e gidince orda bir arkadaşım vardı benim Ayça diye. Ayça’nın ablası anaokulu öğretmeniydi. Çocukları da severdim. Dedim anaokulu öğretmeni olacağım. Sonra tekrar doktorluğa..Ama bu sefer çocuk doktoru. Ablam dedi ki “bebeklere aşı yaparsın” İçim cızladı. O bebişlerin küçücük kendileri kadar koluna ben o iğneyi nasıl batırırdım? “Ama ben yapamam ki ağlamalarına dayanamam” dedim. Ondan sonra bi süre doktorluğa alışmışken büyüdük…Kaç yaşındaydım ama küçük sayılırdım yine de. Trt 1 de “Kanıt Peşinde” diye bir dizi vardı. Orijinal adıyla “CSI: Las Vegas” Onu izledikçe cinayetlerin sırrını çözen polisler yani kriminalist olmayı istedim. Hatta orda bi Nick vardı. Şimdi bakıyordumda tipsizmiş. Çocukluk işte ne yaparsın.. Ona böyle hafiften yazıyordum kendi kafamda. Kriminalist olamayacağımı 5. sınıfta anladım. Fen giderek zorlaşıyordu. Biyolojiyi sevmiyordum. Hele 6. sınıfta hoca berbattı, yapamıyordum ağlıyordum. Sonra kriminalistliğe çok zorda olsa veda ettim. İpek Ongun okuyacak yaşa gelince her genç gibi bende başladım. Serra karakteri turizmciydi. Dedim ben de mi turizm okusam? Yabancı dil ve diğer ülkelere, gezmeye meraklıyım zaten. Babama açtım bu konuyu daha önceki anaokulu öğretmenliği gibi bir heves sandı. Ablam destek verdi ve bugüne kadar Turizm okuyacağım diye geldim. Şimdi bunun hayallerle alakası ne diyorsunuz? Şöyle söyleyim…İleride ne yapmak istiyorum?
Aslında bu gelip gidiyor. Bazen diyorum resepsiyonist olayım. Bazen de acentada organizatör olayım. Asıl isteğim bir tur organize etmek.
Bir de bunun olmayacak türü var. Sadece 3 yerde açacağım 5 yıldızlı bir otel…Hadi 4 olsun. Çünkü İstanbul olmazsa olmaz. İstanbul,Bursa,Ankara,Londra…Otelin ismi Fairy Tale olacak. Sonra Los Angeles’ta açarım belki.

Neyse. Bir diğer hayalim Londra’ya gitmek. O kadar takıntılıyım ki yani o şehri o kadar seviyorum ki rüyalarıma giriyor. Yağmurun en çok yakıştığı şehir bence. Daha görmedin ne diyorsun demeyin bana göre. Mutlaka gideceğim,gideceğim. Gidene kadar da ne kadar resmi varsa toplayacağım.

Diğeri piyano çalmak. Dikkat edin öğrenmek demiyorum. Çalmak..Sadece o tuşlara basıp o seslerin nasıl çıktığını elimden olması. Yalan yanış bassam da olur. Yeter ki çalayım… Ama kurs imkanı olursa ne kadar geç olsa da giderim.
Los Angeles. Londra kadar büyüleyen bir şehir daha! Tarif edilemez…Oradaki yaşam.
Fotoğraflarımla bir sergi açmak. Profesyonel makine almak.
Jazz Festivaline katılmak.
Bunlar olacaklar işte. Aslında daha varda gelmiyor aklıma.
Bir de olmayacaklar türünden var. Mesela Disney’de rol almak. O dizilerden birinde. Sonra bir başka dizide “hasta ruhlu melankolik” birini canlandırmak. Ki bunun zor olacağını düşünmüyorum nedense. Tarihi bir tiyatro oyununda bir Lady’yi oynamak. Broadway müzikalinde dansçı olarak rol almak. Çello çalmak. Ponpon kız olmak. Kısa film çekmek veya bir klip. Latin dans kursuna gitmek.
Cesaret gerektirecek olanları var. Bungee Jumping yapmak. Yan takla atmak.
İşte böyle. Hepsi bir gün gerçekleşir. Gerçekleşmese de ben mutluyum o dünyada yaşamaktan, kendimi soyutlamaktan.


2 yorum:

  1. Uhuu sen benim hayallerimi görsen :P
    En başında -olamayacakların- Taylor'la sevgili olmak falan :D Bi de blog postum varya my world diye o :D

    Ama güzel hayaller hea :D Piyano ahh ahh <3

    YanıtlaSil
  2. (((: olsun bebek.
    Evet o harikaydı.
    Ahh ahh <3
    Thanks for comment =)

    YanıtlaSil