20 Temmuz 2010 Salı

Sessiz Prenses


Blog bağımlısı kız geri döndü.
Bir blog bağımlılığım eksikti ya. Face,twitter şimdi de Blog. Sonum iyi değil benim hem de hiç.
Belli böyle olacağı çünkü benim şu sevgili iş yerimde(!) adım "Psikopat" a çıktı. Böyle birileriyle kavga falan ediyorum. Sen kimsin ya muhabbetine giriyorum iyi mi?
Haftada bir gün izin günüm var ve o kadar stresi bir günden atamam ki ben! Anlayın beni falan. İçimde daha neler biriktiriyorum da büyük çaplı patlama ne zaman olacak ben bile merak ediyorum.
Geçen hafta ne oldu bilemezsiniz. Cafe'den yani en üst katta biri kendini aşağı atmış. Evet bu benim otelimde oldu. Ve şöyle bir şey var...Ben Bahçede çalışıyorum ama Cafe'den bahçe görünüyor.
Yani ben arka tarafta tabakları düzeltirken kadın tam intihar etmiş o anda. Az daha arkamı dönseydim o intihat anını görecektim. Tabii ben sadece büyük bir gürültü duydum. Mermerlerin kırılması gibi bir ses. Eğer görseydim kocaman bir çığlık atar şoka girerdim.
Kadın şizofrenmiş -32 yaşındaymış- ve ailesi onu burda bırakıp tatile gitmiş. Tamda aklında planlamış her şeyi. Lavaboya gidip sigara falan içmiş bir tane sonra eşyalarını bırakıp aşağı pat kendini aşağı atmış. Kırılmamış kemik kalmamış..Sonuç Ölüm.
Ailesi suçlu! Şizofren hastası bir kız varsa nasıl bırakırsın ki onu? Bak kaybettin işte. İyi ki ailem yanımda şu an.
Diğer stajer kızlar cesedi görmüşler hatta gidip bakmışlar. Ben mazoşist değilim kendimi yıpratmaya niyetim de yok. Sağolun ben almayım. Tam da şarkısını açtım haa : Emre Aydın-Kalan Sağlar Senin Olsun. Allah'm sıyırdım iyice.
Bunun dışında kızlara da sinir oluyorum ha. Hemen sevgili yapmışlar kendilerine. Tövbe ya! Nasıl bir anlayış bir anlasam. Aman ben onlar değilim ya o bana yeter.
Gerçi bir dedikodu falan çıkmış gibi biriyle aramda. Böyle saçma sapan şeyler diyorlar ama bilmiyorum ben susuyorum bir şey dedikçe daha da batıyorum gibi hissediyorum.
Bu arada "o"çocuğun sevgilisi varmış. Hem de 2 yıllık ilişkisi. Biraz içimde burukluk oldu ama çabuk aştım. Çünkü beni yakın görmüş ki sevgilisiyle tanıştırdı. Hem bana isim bile taktı. Aramız bayağı iyi. Bazen erkekler kızlardan daha iyi arkadaş olabiliyor (:
Hem 2 gün önce gece serviste koptuk. Müziklerle birlikte...Bayağı bir koptuk dans ettik nerdeyse. Allah'm o çocuk nolur hep akşamda olsun. Bu arada ben gene şarkımı açtım. Here Comes The Rain Agaiin <3
Bu arada X dönmüş tatilden, ve ilişkisini de bitirmiş. Gece de msj atmış bana. Şiir varsa atar mısın diye. O saatte şiiri napıcaksa. Tövbe ya!
Nyse bu yazıyı burda bitireyim. Böyle garip komik ilginç bir haftaydı.
Bu arada otelin en sessiz kızı sensin diyenlere cevabım : Daima en sessiz olanından korkacaksın.
Neyse öpüldünüz
x-0-x-o MissJazzPrincess.

13 Temmuz 2010 Salı

Here Comes The Rain Again ~


Harika bir şarkı. İnsanı nerelere götürüyor...Öneririm şiddetle :)
Hypnogaja-

Here comes the rain again..
-Yine yağmur geliyor..
Falling on my head like a memory..
-Beynime hatıra gibi düşerek..
Falling on my head like a new emotion..
-Beynime yeni bir duygunun parçasıymış gibi düşerek..

I want to walk in the open wind!
-Rüzgarla serbestce yürümek istiyorum!
I want to talk like lovers do!
-Aşıkların konuştuğu gibi konuşmak istiyorum!
I want to dive into your ocean!
-Okyanusunun dibine dalmak istiyorum!
Is it raining with you?
-O yağarken seninle?

So baby talk to me like lovers do.
-Hadi bebeğim konuş benimle, aşıkların konuştuğu gibi.
Walk with me like lovers do.
-Yürü benimle, aşıkların yürüdüğü gibi.
Talk to me like lovers do.
-Konuş benimle, aşıkların konuştuğu gibi.

Here comes the rain again..
-Yine yağmur geliyor..
Raining in my head like a tragedy..
-Üstüme trajedi gibi yağıyor..
Tearing me apart like a new emotion..
-Yeni bir duygunun parçasıymış gibi ağlayarak..

I want to breathe in the open wind.
-Rüzgarda serbestce nefes almak istiyorum.
I want to kiss like lovers do.
-Aşıkların öpüştüğü gibi öpüşmek istiyorum.
I want to dive into your ocean.
-Okyanusun dibine dalmak istiyorum.
Is it raining with you?
-O yağarken seninle?

Staj Maceraları :D


Şu an sersem gibi sıcaktan bunalsam da bir şeyler karalayacağım. Bu Temmuz bu kadar sıcak olmaz ki. Biraz yağmur lazım bize. Ciddiyim. Banane tatile giden varsa var. Ben değilim tatilde gerisi boş falan :P
Harbi tatil istiyorum bünye dayanmıyor tek günlük izne. Geçen hafta ne çektiğimi bilemezsiniz arkadaşlar. Kuzenlerim gelmiş Antalya'dan onları gezdirmeye gittim. Dağ KIzağı'na bindim ki manyak bir şeydi. Orada bir şey yok.
Optimum var burada alışveriş merkezi. Küçük fıstık mı fıstık kuzenim "Buz Pateni yapalım" dedi. Annem bana bakıyor ben ona. "Kızım gitme stajın var bacağını kırarsın düşersin" O anda şeytanımla bir anlaşma yaptım. Düşersem staja gitmem rapor alırım yatışta olurum. diye. Tamam mal bir düşünce ama o yorgunlukla insan dinlenmeyi o kadar istiyor ki sağlığından olmayı bile diliyor.
Neyse "Hayır ben yapıcam" dedim ve tanrıya şükürler olsun düşmedim. Bir ara fena gidiyordum ama cıks korudu birileri beni. Ama ama ama o nasıl zor bir şey. Buzda Dans programında artistik hareketleri nasıl yapıyorlar diye düşünmeden edemiyorum şimdi.
Neyse kaymışım -kaymaya çalışmışım- bileğimi fena zorlamışım. Öyle böyle gezdik o kadar yoruldum ama 11 de bayılacak gibi oldum direk yatış.
Ertesi gün gittim staja. Saat 2...Herkeste direk çalışıyor yani sabah 7-gece 12 arası. Bize bir şey denmedi. Çıkmama 1 saat varken telefonda tatlı şefim aradı yalnız acı bir haber verdi "Akşama direk çalışıyorsun" Ben böyle bir dünyadan koptum ama nasıl anlatamam. Gidip yanlış sipariş aldım ettim. Moralim çok bozuldu yani. Neyse gittim akşam Hitit Salonunda nişan var onlara yardımcı ol dediler. Tek pastaları hazırladım ettim öyle böyle geçti.
Ama bununla da bitmedi ertesi gün sabaha gelecektim. Tabii bunun arasında güzel şeyler de oldu. Yeni vardiyam 15-23.00 mesaisi ve en sevdiğim mekan Bahçedeydi. Artı Bir erkeğin başına omzumu yasladım. Serviste arkaya geçtik müzik dinledik falan hoştu yani.
Bahçede ilk gün biraz garip geçti. Kimse birbirine alışamadı doğal olarak. Sonraki günler hatta dünden önce gün siparişleri gene karıştırdım. Artı orda en sevdiğim garsonlardan biriyle de kavga ettim. Beni ağlattı sağolsun. Hem de şefin yanında...Kendimden nefret ettim ama o anda! Suçluydum çünkü ve ağlamama gerek yoktu.
Ama anasının kuzusu büyüyen bir kız çocuğuyum işte. Babamlara bazen çok kızıyorum bu yüzden. Beni çok uslu büyütmüşler. Aman zarar gelmesin,düşmesin hesabı. Fakat büyüyünce bir zorlukla karşılaştı mı hemen pes edip ağlıyorum bu yüzden.
Neyse şef moralimi yerine getirdi. Onun en iyi elemanıymışım. Belki o sırada gönlümü almak için öyle dedi ama yine de iyi oldum.
Fakat hala bir burukluk var içimde. O kadar kriz geçirmemem lazımdı. Hiç profesyonel değilim...Lanet olsun ki bu yüzden öldürmek istiyorum bazen kendimi.
Şimdi akşam oldu ve canım sıkıldı. O başımı yasladığım çocuğun önerisi üstüne bir şarkı dinliyorum. Slow rock ve harika bir şarkı. Birazdan ayrı bir kayıt açıp onu paylaşacağım.
Eee...Daha yazacak bir şeyim kalmadı gibi. En iyisi staj maceramı(!) burada bitirmek ve yeni kayıt açmak.
xoxo
¨MJP ~