14 Ağustos 2010 Cumartesi

Drugs,love,drugs,love drugs


Gece gece aklıma geldi bir hikaye yazdım. Saçma olsa da koymak istedim.

Bu kaçıncı gece bilmiyorum. Ama artık tükendiğimi hissediyordum. Durmak zor ayakta birisi yokken. Ruhum kayboldu,paramparça dağıldı her yere. Tıpkı bir şarap şişesinin dökülüp saçılması gibi. Lekeler çıkmıyor,hep kalacak izi. Beni de korkutan bu ya.
Pişmanlıkların sonucu acı çekmekse her şey için pişmanım ben. Belki doğduğuma bile. Aile kavramına sahip olamadan bir başkasının yanında yük olmak benim en temel işim olmuştu . Gözlerim kızarık,gece uykusu uyumuyordum. Nasıl uyuyabilirim ki? Bir okula gitmeye çalıştım. İşte o an her şey başladı...
Yanımda kaldığım kişiler güzel olduğumu söylerdi. Siyah saçlarım, kahverengi gözlerim vardı ama puslu baktıktan sonra güzel olmanın bir anlamı yoktu benim için. Zengin bir evde kaldığım için okula şoför bırakıyordu. Mini eteğim,converse'ler vs. Klasik lise kızı giyinmiş saçlarımı açık bırakmıştım. Okulların ilk günü kabus olur derlerdi ya benim için kurtuluş gibi bir şey olmuştu.
Sınıfa gitmiş oturmuş ve pencere kenarındaki en arka sırayı seçmiştim. Kulaklığımı takıp nasıl bir sınıfa düştüğümün umrunda değildim ve müzikle kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Sonra kapıya bakarken O'nu gördüm. Mavi gözleri ve kumral saçları ile birlikte gelen biri. Serseri olduğu belliydi ama sanki farklıydı. Kendime gelmeye çalıştım, ama yapamadım. İlk andan itibaren o gözlere tutulmuştum.
Sınıfa bir öğretmen girdi. Yeni gelen kız kendini tanıt modunda olur ya. Gözler bana dikildi o anda...Zar zor konuşmaya başladım; Eylül. İsmim Eylül. Daha önceki okuduğum okul yıkılınca buraya gelmek zorunda kaldım. Aslında yalan gibiydi ama uzun uzun açıklamanın bir manası yoktu.
Ders öyle böyle bitti. Bense tek bir şey sordum; "Sigara içebileceğim bir yer?" İyi birine denk gelmiş olmalıyım ki yangın merdivenlerini işaret etti. Gidip oturdum ve sigaramı yaktım. Hayatım tam kabus gibi olacaktı , bunu seziyordum. Bir an için çekip gitsem diye düşündüm ama nereye gidebilirdim?
O anda kapı açıldı ve yine o serseri geldi. Beni süzdü. Bacaklarıma falan baktığı kesindi. Kendime çekidüzen verdim ve birşey mi istiyorsun dercesine baktım. Güldü "Yeni gelen kız çok hızlısın"
"Ne alakası var"
"Sigara falan"
"Her yeni geleni ezik mi sanıyordunuz?"
" Hayır. " O da bir sigara yakıp merdivenlerin alt basamağına oturdu.
"Kaç kurtar kendini buradan. Gelme, vaktin varken başka yere al kaydını. "Şöyle bir baktı "Harcarlar seni"
"Şansım yoktu..."
"Neden zengin olduğun her halinden belli. "
"Senin amacın ne?"
"Amaç yok iyilik yapıyorum sana "
"İsteyen yok".
Bu konuşma böyle bitmişti. Ama asıl her şey daha yeni başlıyordu. Haftalar böyle geçti. Her gün bir sigara tüketme bahanesiyle onunla buluşuyordum burda.
Kalbim çarpıyor,deli oluyordum. Çarpık gülüşü sinirime dokunmuyor,tüylerimi diken diken ediyordu. Bir gün iyice yakınlaştık.
Okul çıkışı bahçede onu yakaladım. Sigarayı uzattı. bende kabul ettim, bankara oturdum. Şoförün gelmesine daha çok vardı.
Yanıma oturdu, başımı çevirdiği anda dudaklarımız buluştu. Hey napıyorsun dememe fırsat bırakmadan yine merdivenlerin oraya sürükledi. Dokunduğu her yer alev alev yanıyordu. Aman tanrım onu seviyordum. Karşı koyamıyordum...Elleri bacaklarımda geziniyordu. Bense onun vücuduna sarılmıştım. Neler oluyordu...Kendimi geri çekmeye çalıştım ama olmadı. Parmakları saçlarımın arasında dolanıyor,böylece yüzümü daha da kendine yakınlaştırıyordu.
"Kaç kurtar dedim. Dinlemedin. Farklısın,ne var sende bilmiyorum ama bildiğim tek şey seni istiyorum" Bir şey diyemedim gözlerimi kapattım...10 dakika sonra gömleğimin full açık olduğun farkettim. Daha yeni tanıştığım biriyle bu kadar ileri gitmiş olamazdım ama bana kızacak bir ailem yoktu. Evdekiler umursamazdı bile. Beni izliyor gülümsüyordu. "Tek bilmediğim şey ismin"dedim gömleğimi iliklerken.
"Deniz..." Gözleri mavi adı Deniz. Deniz diye mırıldandım...Biraz kızarmıştım ve bunu farketmeden kaçtım.
Günler böyle geçti...Deniz ile çıkıyorduk. Her yerde öpüyordu beni fakat her güzel şey gibi bununda sonu vardı.
Akşam bir partiye gidecektik. Mini bir elbise giyindim saçlarımı yaptım süslendim. Parti klasik bir parti değil eroinle dansın olduğu yermiş. Ve o sırada öğrendim; Deniz bağımlıydı. Onu engellemeye çalıştım yukarda...Odada dikkatini dağıtmak için bile kendimi riske atıp kilitledim odayı. Kendime doğru çektim öpmeye çalıştım ama o eroini almadan rahat edemeyecekti. "Yapma" dedim.
Duvara sıkıştırdı. "Bana karışma." Bağımlılık onu deli etmişti,gözlerinin altı mordu.
"Kurtarabilirsin kendini Deniz."
"Eylül. Hayır" Sesi o kadar korkutucuydu ki bir şey diyemedim. Bıraktığı an diz çöktüm..
"Lütfen Eylül yapmalıyım. Ama sen burda kal...Görme beni o halde"
Bir şey demedim. Kapıdan çıktı ama görmeliydim. Gittim yanına parti sahibi beni kıstırdı. İstediğimi söyledim. Deniz'in haberi yoktu. Pembe bir hap verdim. Yuttuğum an başım döndü. Koltuğa oturdum...Etrafta hiç bir şey göremiyordum ama kanın damarlarımda dolaştığını hissediyordum. Karşımda DEniz bana kızgınlıkla bakıyordu. Odaya çıkardı ve toparlanmam için bir şey içirdi. "Sana bulaşma demiştim. beni niye dinlemedin. Bak ne haldesin. Eylül bağımlı olacaksın. Süründüremem seni..."
"Hayır, senle birlikte geleceğim. Çünkü tek sahip olduğum bana tek değer veren sensin. Ailem falan yok Deniz. Ne olur!"
Bir şey demedi. "Kapat gözlerini" dedi ve başımı onun omzuna yasladım...Gün geçtikçe bağımlı hale gelmiştim. Çökmüş ve zayıflamıştım asıl çöküşüm Deniz'in ölümünü öğrenmekle oldu.
Evet o gitmişti...Beni üzmeye dayanamamıştı ama ben dağılmıştım. Bütünhapları aldım şimdi elime. Ruhum bile yoktu. En üst katta terastayım şimdi. Tek sahip olduğum şeyi kaybetmiştim,ama kendimi de kaybedebilirdim.
Hapları yutup aşağıya attığımda kendimi duyduğum çığlığımın da karıştığı rüzgar olmuştu.

2 yorum:

  1. Ohaaaaaaaaaaaaaaa. Ay ağlıycam şimdi. MPJ! Sen harikasın yaa! Off çok güzeldi. Deniizz :(

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Julietta :) Ağlama kıyamam.
    Deniz :/
    K,m olduklarını tahmin edersin =D
    xoxo mjp :))

    YanıtlaSil